Sitem Forum
Benim Sitem'e Hoş Geldiniz.
Bu site bemin sitem Diye sahiplenen Herkese açık Bir sitedir.

Join the forum, it's quick and easy

Sitem Forum
Benim Sitem'e Hoş Geldiniz.
Bu site bemin sitem Diye sahiplenen Herkese açık Bir sitedir.
Sitem Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri

Aşağa gitmek

Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri Empty Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri

Mesaj tarafından ahmetsakir Perş. Şub. 24, 2011 1:44 am

TÜRKLERMÜSLÜMAN OLMALARINDAN ÖNCE
Türklerin 10. yüzyılda Müslüman olmalarından önce tarih sahnesine çıkmıs en
önemli devletleri, Hun, Göktürk ve Uygur devletleridir1. Bu devletlerin toplumları için
bazan "eski Türkler" de denilmektedir. Bunların egitim görüs ve uygulamaları benzerlikler
gösterirse de herbirinin temel özellikleri de vardır.
Türklerin Müslüman olmalarından önceki dönemlerde egitimlerinin temel
özellikleri sunlardır:
1. Türk toplumlarının egitim anlayıs ve uygulamaları, yasama biçimlerinin etkisiyle
sekillenmistir.
2. Çocukların ve gençlerin toplumsallastırılıp egitilmesinde toplumun töresi önemli
bir rol oynamaktadır.
3. Bu devirlerdeki Türklerin eristikleri uygarlık ve kültür düzeyi, onlarda örgün
egitim kurumlarının bulunduguna kesin bir delil ise de bu kurumlar hakkında henüz
bilgimiz yoktur.
4. Bu dönemin edebî eserlerinde yaygın olarak bir tâlimî yani ögretici amaç bulundugu
görülür. Bunlar, insanlara hayatta yol gösterebilecek ilkeler, ahlâkî esaslar,
felsefe kırıntıları tasır. Siir ve kısmen atasözü niteligindeki bu parçalar, o dönemlerin
ahlâk ve terbiye anlayısını gösterir. Bunlar, iyiligin, cömertligin, bilgeligin, cesaretin
önemi ve degeri, büyüklere itaat vs. gibi bugün de yasayan degerlerdir2.
5. Eski Türklerde alp insan tipine önem verilmektedir. Oguz Kagan destanında
Oguz Kagan kendisine tüm dünya halklarının itaat etmesini ister ve kendisini dünyanın
hükümdarı, yöneticisi olarak görür. O, dısa dönük, mekânda genislemek isteyen,
göçebe, akıncı, düsmanlar ve hayvanlarla mertçe çarpısan, üstün Türk'ü
temsil eder.
6. Eski Türklerde köklü bir bilim sevgisi vardır. Alp insan tipinin temel özelliklerinden
biri, onun cesur oldugu kadar bilge bir kisi olusudur.
7. Eski Türklerde meslekî egitim de önemli bir yer tutar.
8. Türklerin tarihi bilinen en eski yazılı belgeleri de Müslüman olmalarından önceki
döneme aittir.
9. Eski Türklerde, genellikle cinsiyet farkı gözetmeden, büyük bir çocuk sevgisi
vardır.
TÜRKLERN MÜSLÜMAN OLMALARINDAN SONRA
751'de Arapların Çinliler üzerindeki Talas galibiyetinden sonra slâmiyet Türkler
arasında yayılmaya baslamıstı. Fakat Türklerin kitle halinde ancak 10. yüzyılın ilk
yarısında Karahanlılar Devletinde kendi istekleri ile Müslüman oldukları görülür.
Baslangıçta Müslüman Araplarla aralarında bir çok savaslar olmakla beraber,
Türklerin zaten ulastıkları tek Tanrı düsüncesi, savasçı, yoksulları doyurma, kurban
törenleri, bilim sevgisi gibi gelenekleri slâmiyetin Tanrı anlayısı, cihat, zekât,
sadaka, kurban, bilim anlayısı ve uygulamalarıyla benzerlikler gösterdigi için
onların bu yeni dini benimsemeleri zor olmadı.
lk Müslüman Türk Devletinin til (Volga) Bulgar Devleti oldugu da ileri
sürülmüstür. Bu Devletin Hükümdarı Almus (Cafer) Han 921'de Abbasi Halifesine
elçi göndererek, kendisinin ve halkının bir kısmının slâmiyeti kabul ettigini
bildirmis, ondan slâmı ögretecek ögretmenler, mescid ve kale yapımını bilen
ustalar istemistir. Halifenin gönderdigi heyet Mayıs 922'de Almus Hana ulasmıstır.
Bu olaylar Karahanlıların Müslüman olusundan az öncesine rastlamıs
görünmektedir. Ancak, bu konudaki bilgiler pek yaygınlık kazanmamıstır.
Türklerin slâmiyeti benimsemeleri onların egitimine yeni özellikler
kazandırmıs ve egitim tarihi bakımından bunun birtakım önemli ve sürekli
sonuçları olmustur:
1. Türk toplumlarında ilk kez, medrese denen, plânlı, düzenli, güçlü bir örgün
egitim-ögretim kurumu olan bir okul ortaya çıkmıs, medreseler kısa sürede her
tarafa yayılmıstır. Bu kurumlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruluncaya kadar
yasamıslardır...
2. islâm dünyasında Arap, iranlı vb. düsünür ve egitimciler de egitim ögretim
konularında (ögretmen ve ögrencinin davranısları vs.) düsünüp eserler yazmıslar
ve bu konularda genel kabul gören, kalıplasmıs düsünce ve uygulamalar
olusmustur. Türk düsünür ve egitimcileri hem bundan etkilenmisler, hem de bu
ortak düsünüse katkıda bulunmuslardır.
3. Türk toplumlarının ahlâk anlayısı, dünyaya bakısı, toplumun deger verdigi
insan tipi, islâmiyetin etkisi ile yeni sekiller almaya baslamıs, baska deyisle, eski
degerleri ve töresi degisme yoluna girmistir. Medreseler ile düsünürler,
mutasavvıflar, din adamları, bu degismeyi saglayıcı bir yaygın egitim görevi ibni Fazlan Seyahatnamesi
3 Bu düsünce ve uygulamaların zamanla gelistirilemeyip sürüp gitmesi, zaman zaman dikkate deger yeni
görüsler ortaya çıksa da bunların yaygınlasamaması islâm dünyasında yer alan çesitli toplumların egitim
tarihlerinin ortak özelligidir.

ASYA MÜSLÜMAN TÜRKLER,KARAHANLILAR
840'ta Uygur Devletinin siyasî hâkimiyeti sona erince, Uygurlar ve baska toplumlar
Karahanlı Devletini kurdular ve 930'lu yıllarda, Abdülkerim Satuk Bugra Han
döneminde Müslüman oldular. Devlet 11. yüzyılın ortalarında ikiye ayrıldı. Baskenti
Kasgar olan Dogu Karahanlı Devletinin en ünlü hükümdarı Hasan Bugra Han'dır
(1056-1103). Bu Devlet 1130'da ortadan kalkmıstır. Baskenti Semerkant olan Batı
Karahanlı Devletinin ünlü hükümdarlarından biri Bugra Kara Han Ebû ishak ibrahim'dir
(1052-1068). Bu Devlet de 1212'de hâkimiyetini kaybetmistir.
iç Asya ve Maveraünnehir'de çok sayıda baska Müslüman Türkler de bulunuyordu.
Bunlar bazı Türk-Arap-ranlı karısımı devletlerin kurulmasında etkili oldukları
gibi, müstakil devletler de kurmuslardır.
 Asya Müslüman Türkleri ve Karahanlılarda egitimin temel özellikleri
sunlardır:
1. Bu toplumların Müslüman olmaları, yerlesik bir düzene geçmeleri onların egitimini
olumlu yönde sekillendiren iki temel etmen olmustur.
2. Bu toplumların devlet adamları, egitim-ögretime ve bilimin gelismesine önem
vermislerdir.
3. Medreseler kurulup gelismis, ülkenin her tarafına yayılmıstır.
4. Farabi, ibni Sina, Birûnî... gibi dünya egitim ve bilim tarihinde yer tutan bilim
adamları yetismistir.
5. Egitim tarihimizde, "egitim bilimi" ne iliskin ilk görüsler de basta Farabi olmak
üzere bu düsünürler tarafından ileri sürülmüstür.
7. Karahanlılarda egitim, medreseler ve ögretim hakkında neler biliyoruz?
Medreseler slâm egitim tarihinde, ögretimin giderek önem kazanıp yapılageldigi
mescitlerden tasması, vs. gibi gelismeler sonunda olusmuslardır. Bunda Uygur Budist
kurumlarının etkisi oldugu da ileri sürülmüstür. Medreselerin Orta Asya slâm
kentlerinde ortaya çıktıgı kabul edilmektedir. Karahanlılar onları Semerkant, Buhara,
Taskent, Balasagun, Yarkent, Kasgar gibi önemli kentlere yaydılar.2 Karahanlı
hükümdarlarının bilime önem vermeleri, bilim adamlarını korumaları nedeniyle toplumun
bilgi düzeyi yükseldi. iç Asya'da sözü edilen sehirler bilim, kültür, sanat merkezleri
haline geldi.

SELÇUKLULAR, ANADOLU BEYLKLER
Batı Göktürklerin 659'da egemenliklerini kaybetmelerinden sonra, Oguzların bir
kısmı Balkas Gölü'nün güneyindeki Yedisu bölgesinde Türgis Devletini kurdular.
Batıda Arap ordularına direnen bu devlet, Dogudan da Karluk ve baska Oguz boylarının
baskısı ile ortadan kalktı (760) ve bu toplumlar Kuzey Batıya ilerleyerek asagı
Seyhun bölgesinde baskenti Yenikent olan Oguzlar (Hazar) Devletini kurdular.
Bu devletin ordu komutanlarından (subası) Dukak Beyin oglu Selçuk Bey de
babası gibi subası oldu. Fakat hükümdarla, babası döneminde baslayan bir anlasmazlık
nedeniyle bir kısım Oguz toplulugu ile daha Güneyde Cend kentine geldi ve
Samanogullarından yardım istedi. Bir ara Karahanlılara karsı da savasan Selçuk
Bey ve toplumu, bu sırada Müslüman oldular (1000 yılları). Böylece, yüzyıla yakın
bir süredir Oguzlar arasında az çok yayılma gösteren slâmiyet, iyice yaygınlastı.
Selçuk Bey 1007'de Cend'de ölünce, torunları Tugrul ve Çagrı Beylerin önderliginde
Oguzlar Ceyhun'u asarak Horasan'a girdiler. 1037'de Tugrul Bey hükümdarlıgını
ilân etti. Bu yeni siyasal gücü ortadan kaldırmak isteyen Gazneliler Devleti
Sultanı Mesut Dandanakan'da yenilince (1040) Tugrul Beyin yönetiminde Büyük
Selçuklu Devleti kesinlikle kuruldu. Nisabur'dan sonra Rey'i baskent seçen Tugrul
Bey 1055-1057 yıllarında Bagdat'a giderek Abbasi Halifesini siî baskısından kurtardı
ve Halifece "dünya sultanı" ilân edildi. Tugrul Bey 1063'te ölünce yerine kardesinin
oglu Alpaslan geçti (1063-1072).
Bu ilk Selçuklu hükümdarları, göçebe Oguz topluluklarının yurt tutması geregini
anladıkları için bilinçli bir iskân politikası izlediler ve onları Irak, Azerbaycan, Anadolu'ya
yöneltmeyi uygun gördüler.
Alpaslan'ın 1071'de Malazgirt'te Bizans'a karsı kazandıgı zaferden sonra Anadolu'nun
kısa sürede Türklestigi görülür.
Alpaslan'dan sonra yerine oglu Meliksah (1072-1092) geçti. Her ikisinin ünlü
veziri Nizamülmülk'tür.
Büyük Selçuklu Devletinin ünlü sultanlarından biri de Meliksah'ın oglu Sultan
Sancar'dır (1118-1157). Onun ölümüyle, bir devletler toplulugu olan Büyük Selçuklu
Devleti parçalanmıs ve dagılmıstır.2
Malazgirt zaferinden sonra Anadolu'nun fethi ile görevlendirilen ordu komutanları
ele geçirdikleri yörelerde beylikler kurdular. Bunlar, Büyük Selçuklu Devletine
baglı idi.
OSMANLILAR
Anadolu Selçuklu Devleti siyasal birligi saglamıs, Haçlılara karsı zaferler
kazanmıstı. Fakat taht kavgaları ve Mogol istilâsı yüzünden zayıflayınca, çesitli
yörelerde uç beyligi yapanlar bagımsızlıklarını ilân ettiler ve ikinci kez Beylikler
dönemi basladı.
Bu beyliklerin baslıcaları sunlardır:
Osmanogulları (1299-1922) : Sögüt, Bilecik, znik, Bursa.
Karamanogulları (1256-1483) : Karaman (Larende), Konya, Nigde.
Germiyanogulları (1300-1428) : Kütahya, Afyon,Usak.
Karesiogulları (1300-1336) : Balıkesir.
Candarogulları (sfendiyarogulları) (1292-1461): Kastamonu, Sinop.
Eratnalılar (1327-1481) : Kayseri, Sivas, Ankara, Merzifon, Amasya,
Tokat, Erzincan, Gümüshane, Bayburt.
Anadolu'nun baska yörelerinde daha on bes kadar beylik vardır.
Oguzların Kayı Boyundan bir Türk toplulugu 1230 yıllarında Ankara'nın batısına,
sonra da Sögüt ve Bilecik yöresine yerlesmis, Bizans sınırında Selçukluların uç
güçleri olarak savasıyordu. Önderleri Osman Bey, 1299'da, öteki beyler gibi,
bagımsızlıgını ilân etti. Yavas yavas öteki beylikleri ortadan kaldıran Osmanlılar
1353'de Avrupa yakasına geçtiler ve orada da çok genis yerlere sahip oldular.
Fatih, 1453'de stanbul'u alıp Bizans'a son verdi. Kanuni döneminde (1520-1566)
Asya, Avrupa ve Afrika'ya yayılan Osmanlı mparatorlugu dünyanın en büyük, en
uygar, en güçlü devleti idi.
Gelisme, duraklama, gerileme dönemlerinden sonra, Osmanlı Devleti 1922'de
ortadan kalktı.
Osmanlılarda, genel olarak, egitimin özellikleri sunlardır :
1. Medreseler çok yaygın ve güçlü örgün egitim kurumları haline gelmis,
toplumu derinden etkilemislerdir. Öyle ki, egitim açısından, tüm Osmanlı dönemine
medrese dönemi denebilir. Ancak, Osmanlı Devletinin sonuna ve kapatılmalarına
kadar (1924) kendilerini yenilemeye gitmemislerdir.
2. Azınlık çocuklarının üst düzeyde yönetici yetistirildikleri Enderun adında
önemli bir örgün egitim kurumu ortaya çıkmıstır.
3. lkögretim, 19. yüzyılın sonlarına kadar, çok basit bir düzeyde kalmıstır.
4. Osmanlıların son dönemlerine kadar, ilkokul üstü örgün egitim kurumlarında
yalnızca erkekler okumustur.
5. Egitim-ögretimin temel amacı dinîdir ve "âlim" denince esas olarak din bilgini

KURULUSTAN EGTMDE LK YENLESME
HAREKETLERNE KADAR
(1299-1776)
Bu dönem, Osmanlılardaki egitimin genel özelliklerini tasır. Ek olarak, su
egitimsel özellikler belirtilebilir:
1. Fatih dönemine kadar Osmanlı ulemâsı genellikle Sam, Mısır, ran,
Maverâünnehir medreselerinde yetismistir. Bu dönemde, Türk ve slâm dünyası
içinde, bilim adamları, ögrenciler, genis bir bilim alısverisi içindedirler. Fatih'in yaptırdıgı
medreseler ve sagladıgı imkânlar nedeniyle, artık ülke dısında ögrenime pek
gerek kalmamıstır.
2. Fatih döneminde kısmen felsefî ve bilimsel düsünüs Osmanlılara girmis, fakat
daha sonraları bundan uzaklasılmıstır. Takiyüttin, Kâtip Çelebi, brahim Hakkı
vb. düsünür ve bilim adamları ortaya çıkmıslarsa da, bunlar ferdî ve istisnaî kalmıslar,
etkileri geliserek sürmemis ya da bir kısım ulemâ tarafından hos karsılanmayıp
çalısmaları engellenmistir.
3. Osmanlı Devletinin kurulusundan itibaren ilk yüz elli yıl içinde, öteki Türk
Devletleri ve beyliklerinde de egitim, ögretim ve bilime çok önem verildigi görülür.
4. Önceleri aktif ve gazi insan tipi gözde iken, askerî ve sosyal duraklama ve
gerilemenin baslaması ile, 18. yüzyıldan itibaren orta ve pasif bir insan tipi ortaya
çıkmıstır. Bu, din görevliligi veya küçük bir devlet memurlugundan baska bir geçim
yolu düsünemeyen, toplumun önemli meselelerine ilgisiz bir insan tipidir.
5. Bir yaygın egitim kurumu olan kahvehaneler bu dönemde ortaya çıkmıstır.
6. Matbaa, bu dönemin sonlarına dogru alınmıstır (1727).
21. Osmanlıların ilk dönemleri ile, onlarla çagdas beyliklerde ve Türk Devletlerinde
egitim hakkında neler biliyoruz?
Osmanlıların ilk dönemlerinde:
ilk Osmanlı sultanları bilimsever, bilim adamlarına saygılı, onları koruyan hükümdarlardı.
Osman Bey, sartlar uygun olmadıgından kendisi düzenli bir ögrenim görememisti.
Fakat, çocuklugundan beri bilginlerin ve âriflerin meclislerinde bulunmayı severdi.
Sık sık döneminin mutasavvıflarından Seyh Edebâlî'nin meclisine katılırdı.
Osman Beyin bilim ve din adamlarına bu sevgi ve saygısı nedeniyle, etrafında bu
kimselerden bir topluluk olusmustu.
ilk sultanlar, çesitli Türk ve islâm ülkelerinden Osmanlı ülkesine bilgili, erdemli
ahmetsakir
ahmetsakir

Yengeç
Mesaj Sayısı : 299
Yaş : 61
Noktalar : 6403
Adınız veya Lakabınız : 0 Kayıt tarihi : 17/08/08

Oyun Özellik
Benim Sitem Formunda Üyelerin karakterkeri:
Örnekler:
Bar:
Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri Left_bar_bleue0/0Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri Empty_bar_bleue  (0/0)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri Empty Geri: Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri

Mesaj tarafından ahmetsakir Perş. Şub. 24, 2011 1:56 am

EGTİMDE iLK YENİLESME HAREKETLERİ DÖNEMİ
(1776-1839) Osmanlı Devleti bir dizi yenilgiden sonra, önce askerî alanda bazı yenilesmelere girismeyi gerekli görmüstür: 1734'te kısa ömürlü bir askerî okul (Hendesehane), 1776'da bir Askerî Deniz Okulu (Mühendishane-i Bahri-i Hümâyûn ) açılmıstır. I. Abdülhamit (1774-1789), III. Selim (1789-1807), II. Mahmut (1808-1839) dönemlerinde yenilesmeler sürmüstür. Böylece, askerî egitimle baslayan bu yenilesmeleri ve özellikle Askerî Deniz
Okulu'nun açılısını yeni bir dönemin baslangıcı saymak uygun olur.
Bu dönem egitiminin temel özellikleri sunlardır:
1. Egitimde yenilesmeye askerî okullar açılarak baslanmıstır. Buralarda yabancı ögretmenlere de görev verilmis, ilk kez Batı dilleri (Fransızca, ingilizce) programlara girmistir. Bu okullarla, ilk kez Batı müspet bilimi ögrenme yolunda bir kapı açmıstır.
2. 1826'da Yeniçeri Ocagı kaldırılmıstır. "Hayırlı olay" anlamında buna Vak'a-i
Hayriye denir. Medrese zihniyeti böylece önemli bir destekçisini kaybetmekle beraber yine güçlü biçimde sürmektedir.
3. ilkögretim zorunlulugu ilk kez bu dönemde getirilmistir.
4. Batı ile iliskiler artmıs ve ilk kez 1830'larda Avrupa'ya ögrenci gönderilmistir.
5. Türkçe yayınlanan ilk gazete, Takvim-i Vekayi adıyla bu dönemde çıkmıstır
(1831). Süreli yayınlar zamanla toplumun egitim ve kültür düzeyini etkilemislerdir. 50. Yenilesme döneminde açılan askerî okullar nelerdir?
Osmanlılarda egitim-ögretim alanındaki ilk yenilesmeler, Batı örnegine benzetilmeye çalısılan askerî okulların açılması seklinde görülür. Yenilesmelere askerî
egitim-ögretimden baslanmasının temel nedenleri sunlardır2:
1. Osmanlılar, savaslarda yenilgileri çogaldıkça, bunu öncelikle Avrupa subay
ve askerlerinin iyi yetismis olmalarına, kendilerinin bu alanda geri kalmalarına baglamıslar,
önce, Avrupa tarzında bazı askerî yenilesmelere girismeyi gerekli görmüslerdir.
2. 18. yüzyılda Osmanlılara gelen yabancı uzmanlar da öncelikle askerî yenilesmeyi tavsiye etmislerdir.
3. Yenilgiler nedeniyle askerî egitim-ögretimde yenilesmeler
TANZİMAT DÖNEMİ
(1839-1876) Abdülmecit (1839-1861) 1839'da tahta çıkınca, Resit Pasanın etkisiyle, Tanzimat Fermanı (ya da Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu) denen bir ferman yayınlamıs, siyasal ve sosyal bazı düzenlemeler yapılacagını duyurmustur. Böylece, Tanzimat (düzenlemeler)
dönemi baslamıstır. Aynı dogrultuda, 1856'da Islahat Fermanı yayınlanmıstır.
Sonra Abdülaziz Padisah olmus ve 1876-78'lerde bu dönem kapanmıstır.
Tanzimat dönemi egitiminin temel özellikleri sunlardır1
Tanzimat dönemi, egitimde ve baska alanlarda etkilerini bugüne kadar sürdüren çok önemli bir dönem oldugu için, egitim özellikleri üzerinde biraz ayrıntılı durmak uygun olur:
1. Tanzimat döneminde, baslıca üç nedenle, egitim alanında yenilesmelere girisilmistir:
2. -------------------------
a) Tarihî gelisim süreci içinde, ülkede yenilikler gerekli bir ihtiyaç oldugu ve halkın egitilmesi "Devlet ve hükümetin önemli bir görevi" olarak görüldügü için (1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi). Tanzimat döneminde Osmanlı egitim reformu, Devlet bünyesindeki reformlardan biri olarak düsünülmüs ve ötekiler gibi,
“Batılılasma” seklinde anlasılmıstır.
b) Osmanlı yönetimine ve Türklere karsı düsmanca davranan Avrupa kamuoyunu kazanmak umuduyla.
c) Avrupa devletlerinin baskıları nedeniyle.
2. Egitimin gelistirilmesi, Devleti felâkete gidisten kurtaracak bir yol olarak görülmeye baslanmıstır. Egitimin böyle bir siyasal ve toplumsal islevinin bulundugunun farkedilmesi, egitim tarihimizde çok önemli bir teshistir ve o zamandan beri degerini korumustur.
3. Egitimciler ve yazarlar, ailenin ve Devletin egitim görevlerini, çocuklara ve
topluma olan sorumlulukları açısından ele almaya baslamıslardır. 4
4. Egitim bir bilim olarak görülmeye ve egitim bilimi kitapları yazılmaya baslanmıstır.
5. Okul ve sınıf ortamının düzenlenmesine, yeni ders araç gereçlerinin kullanılmasına, genel ve özel yeni ögretim yöntemlerinin denenmesine gidilmistir.
6. Örgün egitim alanında stanbul'da ve tasrada büyük çabalar gösterilmis, bazıları günümüzde de etkinligini sürdüren birçok okul kurulmustur.
7. Medrese dısındaki örgün egitimde ilk, orta, yüksek seklinde bir derecelemedirme.
I. MESRUTİYET DÖNEMİ
(1876-1878)
1876 baslarında, Devletin karsı karsıya bulundugu dıs ve iç meseleler, malî
sıkıntılar çok büyük boyutlara ulasmıstı. Ayrıca, "Genç Osmanlılar" denen
aydınların bir süredir giristikleri fikrî ve siyasî mücadelenin etkileri de yayılmaya baslamıstı. 10 Mayıs 1876'da, stanbul'da medrese ögrencileri, iç ve dıs olumsuz gelismelerden Devlet adamlarını sorumlu tutup derslerini bıraktılar ve Bâb-ı Âliye saldırdılar. Padisah Abdülaziz, Sadrazam Mahmut Nedim Pasayı vb. görevden almak zorunda kaldı. Fakat, yeni hükümeti kuranlar, Padisahı da devirmek istiyorlardı: 30 Mayıs 1876'da bunu basardılar ve V.Murat'ı tahta çıkardılar. Ancak o da, aklî dengesi yerinde olmadıgı anlasıldıgından, indirilip II.Abdülhamit Padisah yapıldı (31 Agustos 1876). Abdülhamit, Islahhanelerin, Sanayi mekteplerinin
kurucusu ve basarılı bir Vali olan Mithat Pasayı Sadrazam atadı (Aralık 1876) ve hükümdarın mutlak idaresini sınırlayan, Parlâmentolu Mesrutiyet yönetimini getiren bir Anayasayı (Kanun-i Esasi) kabul ve ilân etti (23 Aralık 1876). Böylece,
I.Mesrutiyet dönemi başladı. Bu siyasî gelismeler, Tanzimatın dogal bir sonucu olarak, devlet seklinin de Avrupalı hale sokulması hareketidir, fakat kısmen de, Avrupa devletlerinin baskıları ve istekleri dogrultusunda düsünülmüstür. Ne var ki, Abdülhamit, çok kısa bir süre sonra, Mithat Pasayı azledip istanbul'dan uzaklastırdı (Subat 1877). ilk Osmanlı Parlâmentosu 19 Mart 1877'de toplandı.
Ancak, Rusya, Nisan 1877'de Osmanlı Devletine savas açtı (buna "93 Harbi"
de denir) ve bir yıl boyunca Osmanlılar, Rusya'nın ve Balkan Hıristiyanlarının
saldırılarına tek baslarına karsı koymak durumunda kaldılar; Plevne'de vs. bazı zaferler kazanmakla beraber sonuçta yenildiler. Bu yenilgide Osmanlı Devlet adamları ve subayları arasında çekememezlik ve sen-ben kavgası önemli bir etken olmustur.Ruslar istanbul önlerine kadar geldiler, Kars, Ardahan, Batum'u da aldılar.
Savasın acıları, felâketleri, siyaset, egitim ve öteki alanlardaki gelismeleri durdurdu.Abdülhamit özellikle savas bahanesiyle Parlâmentoyu süresiz kapatarak, Mesrutiyete son verdi (13 Subat 1878).
I. Mesrutiyet çok kısa ömürlü (1 yıldan az fazla) oldugu için bu dönemde örgünve yaygın egitimden ayrıntılı olarak söz edilmeyip, egitim özelliklerinden sonra birtek konu ele alınacaktır.
MUTLAKIYET DÖNEM
(1878-1908) Abdülhamit'in 13 Subat 1878'de Parlâmentoyu süresiz tatil etmesinden 23 Temmuz 1908'e kadar geçen döneme Mutlakıyet dönemi denir. Abdülhamit'in Parlâmentoyu kapatması ve uzun saltanat dönemindeki tutumuna iliskin, o dönemleri yasayan bir egitimcimiz su degerlendirmeleri yapar (1922):
"Bundan 14 yıl önce (1908'de) hiç Mesrutiyet terbiyesi görmemis bir millete en serbest bir Parlâmento usûlü verdik. Sanki, yalnızca Mesrutiyetin ilânı herseyi çözmeye yeterli bir tılsımdı. Oysa Mesrutiyet herseyi karıstıran bir âlet olunca ‘eyvah, Abdülhamit'in hakkı varmıs, bu millet daha Mesrutiyetle yönetilmeye lâyık degilmisi’ dedik.
"Gerçekten Abdülhamit de, 1878'de Parlâmentoyu kapatırken: ‘Bu millet daha çocuktur!’ demisti...
"Bu sözünde samimî ise, ona düsen görev, bu milleti yavas yavas Mesrutiyetle yönetilmeye lâyık bir hale getirmek degil miydi?
"Bu sözü söyleyen Padisaha da bu millet daima ‘baba’ dedi. Ne var ki, her babanın görevi çocugunu büyütüp egitmekken, o baba istedi ki bu çocuk daima çocuk kalsın! Otuz üç sene o çocuk, bir yas bile kazanmadı! O baba istedi ki bu çocuk Mesrutiyeti hiç aklına getirmesin: Onun için mekteplerden tarihleri, kitaplardan kelimeleri, sözlüklerden isimleri kaldırdılar. Her agıza bir kilit, her düsünene bir sürgün, her konusana bir hapishane hazırlandı. Mesrutiyet konusulmasın diye her yerde bir hafiye, odalarda fısıltı olmasın diye her duvarda bir kulak, evlâdın bile babaya güveni kalmasın diye her adımda bir jurnal vardı.
"Uzun süre ayakları baglanıp oturtulan bir mahpusu birdenbire salıverin: lk yapacagı sey sendelemektir. Otuz üç yıllık bir kötürümlükten sonra 1908'de apansız Mesrutiyete çıkınca bizim de ayaklarımız yürümesini sasırdı."
Mutlakıyet dönemi egitiminin temel özellikleri sunlardır:
1. Bir çok meslek ve sanat okulu açılmıstır. Bu, Mutlakıyet dönemi egitiminin en belirgin özelligidir.
2. Üstün zekâlı vs. Hıristiyan çocuklarının egitimi için kurulmus olan Enderun
Mektebi’nden sonra ilk kez özel egitim alanında bir girisim olmus, sagır, dilsiz ve körler için bir okul açılmıstır.
3. Türk, azınlık ve yabancı özel ögretim büyük gelisme göstermistir. Ancak,
azınlık ve yabancı özel ögretim kurumlarının denetlenememesi çok önemli sakıncaları da beraberinde getirmistir.
ahmetsakir
ahmetsakir

Yengeç
Mesaj Sayısı : 299
Yaş : 61
Noktalar : 6403
Adınız veya Lakabınız : 0 Kayıt tarihi : 17/08/08

Oyun Özellik
Benim Sitem Formunda Üyelerin karakterkeri:
Örnekler:
Bar:
Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri Left_bar_bleue0/0Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri Empty_bar_bleue  (0/0)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri Empty Geri: Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri

Mesaj tarafından ahmetsakir Perş. Şub. 24, 2011 2:07 am

II. MESRUTYET DÖNEMİ (1908-1918)
Meclisli siyasal düzene dönüs için Anayasanın tekrar yürürlüge kondugu
23 Temmuz 1908'den 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesine kadar geçen zamana Mesrutiyet, veya daha çok kullanılan sekliyle, sadece, Mesrutiyet dönemi denir.
“31 Mart” (13 Nisan 1909) günü İstanbul'da patlak veren bir olay, yeni açılan Parlâmentoyu dagıtmayı ve Mesrutiyeti kaldırmayı amaçlamıstır. Bu olay ordu tarafından bastırılmıs ve bundan sonra Abdülhamit tahttan indirilerek yerine Mehmet Resat (1909-1918) getirilmistir.
Dönemin öteki en önemli siyasî ve askerî olayları sunlardır: Trablusgarp Savası (1911), Balkan (1912-1913) ve I. Dünya Savasları (1914-1918), arkasından gelen Mütareke dönemi, parti kavgaları, ögrenci olayları, vs...
Mesrutiyet dönemi egitiminin temel özellikleri sunlardır:
1. Siyasî hayat ve fikir hareketleri birden canlanmıs, yayın özgürlügüne kavusma yanında, özellikle Balkan Savasları, aydınları toplumsal sorunları ve dertleri acımasız bir dille ortaya koymaya itmistir. Egitim sorunları da, üzerinde önemle durulan bir alan olmustur. Tartısılan baslıca egitim sorunları ve egitim akımları sunlardır:
1 a) Politik akımlar (Osmanlıcılık, slâmcılık, Türkçülük, Batıcılık, Sosyalizm)
ve egitim b) Millî ve kültürel egitim c) Seçkinler egitimi-kitle egitimi d) Anglo-Sakson egitimi (egitimde pragmatizm) e) Toplumu kurtarıcı ögretmen görüsü f) Kızların egitimi
g) Halk egitimi h) İs, üretim, köy ve çevre egitimi i) Egitimde çocuktan hareket İ) Beden egitimi.
2. Dönemin basında, Mesrutiyetin ilânı ile beraber, asırı hürriyetçi bir hava ortaya çıkmıs, bu okullara da yansımıstır. Bu nedenle, önceleri okullara "hürriyetçi
mektepler" dendigi olmustur. Fakat, bu terimle aslında, okulların içine yuvarlandıgı
disiplinsizlik, kesmekes, basıbosluk, gösteris(nümayis) anlatılmak istenmistir.
31 Mart olayı bastırıldıktan sonra, okullarda da disiplin saglanmıstır.
3. Özellikle Balkan Savaslarından (1912-1913) sonra, toplumda egitim konularına ilgi artmıs, âdeta herkesin "gözü açılmıs, egitim isleri yalnızca Maarif Nezaretinin isi olmaktan çıkmıstır"2. Ancak, Balkan Savasları felâketlerinden çıkarılan, "toplum
olarak uyusukluktan silkinip, çalısıp çaba harcayarak toparlanma gerektigi,
yoksa Devletin daha büyük felâketlerle karsılasacagı" gibi dersler, düsünceler ve özelestiriler, ne yazık ki, çabuk unutulmustur.
4. Balkan Savasları ve felâketlerinden sonra toplumda, "çökmekte olan Devleti egitim ve ögretmenler kurtaracaktır" seklinde bir görüs benimsenmistir. Fakat bu, genellikle, bir slogan görünümünden öteye gidememistir.
5. Özellikle Balkan Savaslarına kadar "taassup" nedeniyle kızların egitimi kontrollü oldu.
KURTULUS SAVASI DÖNEMİ (1919-1922)
I. Dünya Savasında Çanakkale ve baska cephelerde büyük zaferler kazandıgı halde, 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti yenik sayılmıs ve baskent stanbul ile topraklarından bir çok yeri isgal edilmeye baslanılmıstı. Müttefik devletler denen ngiltere, Fransa, talya, ABD, Yunanistan, bu parçalama ve pay kapma çabaları içinde Türk milletini de esaret altına almayı amaçlamıslardı. Oysa, tarihin akısına sekil veren, her zaman hür ve bagımsız yasamıs Türk milleti, esareti
kabul edemezdi. Bu nedenle Mustafa Kemal ******'ün önderliginde Kurtulus Savasına girisen Türk halkı, bagımsızlıgını ve hürriyetini korumasını bilmistir.
Kurtulus Savası dönemi egitiminin temel özellikleri sunlardır:
1. Kurtulus mücadelesi, egitimi derinden etkilemis, egitim de bu mücadeleye
katkıda bulunmustur.
2. Savasın en yogun oldugu bir zamanda Ankara'da bir egitim kongresi toplanmıs, burada Mustafa Kemal ****** çok önemli bir konusma yapmıstır. Bu olayın egitim tarihimizde büyük degeri vardır. O, konusmasında, yeni bir insan tipi yetistirilmesi geregi üzerinde durur. Bu millî bir egitim almıs, öncelikle millî varlıgını koruması kendisine en temel deger olarak ögretilmis bir insan tipidir.
3. Halkın millî kurtulus davası yolunda bilgilendirilmesi amacıyla halk egitimi
çalısmaları yapılmıstır.
115. Millî uyanıs ve örgütlenmeye ögretmenlerin katkısı ne olmustur?
izmir'in 15 Mayıs 1919'da isgal edilmesinden hemen sonra, yer yer yapılan protesto mitinglerinde ve millî uyanısın giderek kongreler ve Türkiye Büyük Millet Meclisi halinde teskilâtlanmasında ögretmenlerin de etkileri vardır.
1. Mitingler izmir'in isgalini izleyen günlerde, Fatih, Üsküdar, Kadıköy, Sultanahmet, Darülfünûn mitinglerinin düzenleyicileri ve konusmacıları arasında özellikle ögretmenler görülmektedir: Halide Edip, Nakiye Hanımlar, Hüseyin Ragıp, ismail Hakkı, Mazhar, ihsan, Selim Sırrı, Emin Âli, Mehmet Âli, Selâhattin, Muslihittin Âdil, Âkil Muhtar Beyler.
'Bu mitinglerden örnek olarak 21 Mayısta yapılan Darülfünûn mitingini ele alırsak, bu, hemen hemen yalnızca bir ögretmenler mitingi olmustur. Bir ögretmen konusmacı, "biz muallimler bu davada haklı oldugumuzu ispat ve bu davanın dogruluğu anlaşılmıştıd. dedi.''

ahmetsakir
ahmetsakir

Yengeç
Mesaj Sayısı : 299
Yaş : 61
Noktalar : 6403
Adınız veya Lakabınız : 0 Kayıt tarihi : 17/08/08

Oyun Özellik
Benim Sitem Formunda Üyelerin karakterkeri:
Örnekler:
Bar:
Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri Left_bar_bleue0/0Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri Empty_bar_bleue  (0/0)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri Empty Geri: Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri

Mesaj tarafından ahmetsakir Perş. Şub. 24, 2011 2:09 am

TÜRKİYE CUMHURİYETİ (1923'ten sonraki dönem)
****** Kurtulus Savasını zaferle sonuçlandırmıs ve 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilân edilerek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmustur. ******'ün deyimiyle
"ebediyyen pâyidar olacak" olan bu Devletin kurulusundan beri halk uzun bir sükûn ve barıs dönemi yasamıstır.
1923'ten sonra, ülkede, o zamana dek görülenlerle karsılastırılamayacak kadar önemli siyasal, ekonomik, hukukî, kültürel degismeler gerçeklestirilmistir.
Bu uzun süre çesitli açılardan alt dönemlere ayrılabilir. Bir ayrım söyle olabilir:
a) Yeniden dogus ve kurulus (1923-1946)
b) Çok partili hayata geçis ve sonrası (1946'dan sonra)
Gerek bu ikili tasnifte, gerek yapılabilecek öteki ayırımlarda her dönemin egitim bakımından bazı farklı özellikleri bulundugu ileri sürülebilir. Fakat biz, esasta, Cumhuriyet döneminin gelisen tek bir çizgi olusturdugu kanısındayız ve konumuzu alt dönemlere göre degil, bütünlük içinde ele alacagız.
Cumhuriyet dönemi egitiminin temel özellikleri sunlardır:
1. Dönemin siyasal, ekonomik, hukukî, kültürel degismeleri gerçeklestirildiginde toplumun %10'u bile okur yazar olmadıgı için, bunların kitlelere benimsetilmesi ve köklesmelerinde egitimin oynayabilecegi rol her zamankinden fazla anlasılmıs veegitime bu nedenle önem verilmistir.
2. ******, bizzat kendisi "Basögretmen" unvanı ile, eline tebesiri alarak, kara tahta basında halka ders vermis, kitlelerin egitim düzeyinin yükselmesi için büyük çaba harcamıstır. Bu hareketiyle, O, ögretmen ve egitimcilere çok degerli bir manevi destek saglamıstır.
3. Egitimde genel olarak sayısal bakımdan önemli gelismeler saglanmıstır.
4. 1924'te çıkarılan Tevhid-i Tedrisat (ögretim birligi) kanunu ile tüm okullar Egitim Bakanlıgına baglanmıs ve medreseler kaldırılmıstır.
5. Egitim layiklestirilmistir.
6. Egitim demokratiklesmistir.
7. Özellikle tarih ve dil konularında millî bir amaca yönelme baslamıstır. Ancak, zaman zaman bu alanlarda asırılıklara da gidilmistir.
8. Lâtin harfleri kabul edilmistir.
9. Kadın egitimine önem verilmistir, bu alanda büyük gelisme saglanmıs ve erkek- kız karısık (karma) egitim kesinlikle gerçeklesmistir.
ALINTI.........
ahmetsakir
ahmetsakir

Yengeç
Mesaj Sayısı : 299
Yaş : 61
Noktalar : 6403
Adınız veya Lakabınız : 0 Kayıt tarihi : 17/08/08

Oyun Özellik
Benim Sitem Formunda Üyelerin karakterkeri:
Örnekler:
Bar:
Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri Left_bar_bleue0/0Türk Tarihinde Eğitim ve Eğitim Sisitemleri Empty_bar_bleue  (0/0)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz